Geri Dön

Yatırım ve Foreks Haberleri

Listelenecek haber bulunamadı.

Bugünkü Siyasi ve Ekonomik Ajanda
28 Aralık 2025 Pazar
10:00LYDHO- LYDİA Holding Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı
11:00ADGYO- Adra Gayrimenkul Olağanüstü Genel Kurul toplantısı


ForInvest Haber

Borsa İstanbul’da İşlem Gören Şirketlerin Genel Kurul Tarihleri
28 Aralık 2025 Pazar
10:00LYDHO- LYDİA Holding Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı
11:00ADGYO- Adra Gayrimenkul Olağanüstü Genel Kurul toplantısı
2 Ocak 2026 Cuma
10:30EGPRO-Ege Profil Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı
13 Ocak 2026 Salı
23:59TSPOR-Trabzonspor Sportif Yatırım Olağan Genel Kurul Toplantısı
22 Ocak 2026 Perşembe
09:30Formet'in Olağan Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirilecek.


ForInvest Haber

Bugünün Ekonomik Veri Takvimi
SaatÜlkeDönemEkonomik GöstergeÖnemBeklentiÖnceki


ForInvest Haber

TAYSAD Başkanı Birinci: Çinli OEM’ler, E-Drive ünitesini Avrupalı rakiplerine oranla yüzde 23 daha düşük maliyetle üretiyor

TAYSAD Rekabetçilik Anketi’nin sonuçlarına göre sektörün en temel sorunları; yüksek iş gücü maliyetleri, döviz kuru ve faiz yükü/krediye erişim zorluğu olarak sıralandı.

ForInvest Haber'e gönderilen açıklama şöyle:

Türkiye otomotiv tedarik sanayinin tek ve en yetkin temsilcisi olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği, yılın son üye toplantısını gerçekleştirdi. Dünyada pazar dinamiklerinin değiştiğini söyleyen TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, “Hem Çinli tedarikçiler hem de OEM’ler maliyet ve teknoloji uygulama hızında rekabet avantajına sahip. Çinli OEM’ler, E-Drive ünitesini Avrupalı rakiplerine oranla yüzde 23 daha düşük maliyetle üretiyor. Bu fark batarya maliyetinde de yine Çinli markalar için yüzde 21 avantaj olarak öne çıkıyor. Çinli markalar hız ve verimlilikte önemli bir avantaja sahip. Avrupa’da 42 ile 63 ay arasında gerçekleştirilen araç geliştirme döngüsü Çinli markalar için yalnızca 24-30 ay aralığında. Bu da Çinli oyuncuların geliştirme döngülerinin iki kat daha hızlı olduğu, pazar değişikliklerine hızla yanıt verdikleri sonucunu ortaya çıkarıyor” dedi. Toplantıda açıklanan TAYSAD Rekabetçilik Anketi’nin sonuçlarına göre sektörün en temel sorunları; yüksek iş gücü maliyetleri, döviz kuru ve faiz yükü/krediye erişim zorluğu olarak sıralandı.

Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), 2025 yılının son üye toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, dünyada pazar dinamiklerinin değiştiğini, büyümenin doğu ve küresel güney pazarlarında yaşandığını kaydetti. Batı pazarları, Japonya ve Kore’nin yeni araç satışları açısından zirve otomobil dönemine ulaştığını veya ulaşmak üzere olduğunu ifade eden Yakup Birinci, “Küresel güney olarak adlandırılan bölge, 2040 yılına kadar küresel araç satış hacminin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturması, batı pazarlarında ise yeni araç satışlarının 2025’e kıyasla yüzde 3’e gerilemesi bekleniyor. Hem Çinli tedarikçiler hem de OEM’ler maliyet ve teknoloji uygulama hızında rekabet avantajına sahip. Çinli OEM’ler, E-Drive ünitesini Avrupalı rakiplerine oranla yüzde 23 daha düşük maliyetle üretiyor. Bu fark batarya maliyetinde de yine Çinli markalar için yüzde 21 avantaj olarak öne çıkıyor” dedi.

Avrupalı tedarikçiler Çin’le baş edemiyor!

Çinli markaların hız ve verimlilikte önemli bir avantaja sahip olduklarını vurgulayan Yakup Birinci, “Avrupa’da 42 ile 63 ay arasında gerçekleştirilen araç geliştirme döngüsü Çinli markalar için yalnızca 24-30 ay aralığında. Bu da Çinli oyuncuların geliştirme döngülerinin iki kat daha hızlı olduğu, pazar değişikliklerine hızla yanıt verdikleri sonucunu ortaya çıkarıyor. Avrupalı markalar yılda 3 kez havadan yazılım güncellemeleri yapabilirken Çinli markalarda bu yılda 10’u buluyor. Bu da Çinli oyuncuların geliştirme döngülerinin iki kat daha hızlı olduğu, pazar değişikliklerine hızla yanıt verdikleri sonucunu ortaya çıkarıyor. Avrupalı tedarikçiler daha hızlı tempoya uyum sağlayamıyor” diye konuştu. Avrupa hafif araç üretiminin 2017 yılından 2024 yılına kadar yüzde 31’lik düşüş yaşadığını hatırlatan TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, şöyle devam etti: “Üstelik tahminlere göre 2028 yılına kadar üretimin yüzde 6 gerileme yaşaması bekleniyor. Buna göre iş hacminin yaklaşık yüzde 10 daralma seviyesinde istikrar kazandığı ve ufukta sadece zayıf toparlanma işaretleri olduğunu görüyoruz. Benzer durum gelir beklentilerinde de ortaya çıkıyor. OEM’ler, içten yanmalı motor ürünleri için uzatılmış tedarik talep ederken aynı zamanda bataryalı elektrikli araç siparişlerini de azaltıyor. Dünya genelinde yıl sonu araç üretimi tahmini, ocak ayına göre yüzde 2,9 artışla 95 milyon 212 bin adede yükseldi. Avrupa’da ise yıl sonu tahmini 17 milyon 476 bin adet seviyesinde. Türkiye olarak yıl sonu araç üretim beklentimiz de 1 milyon 502 bin adet seviyesinde. Ocak ayındaki tahminlere göre yüzde 2,9’luk artış gözlemleniyor.” Yakup Birinci, tüm bu küresel zorluklara rağmen Türkiye otomotiv tedarik sanayinin ihracat gücünü koruduğuna da dikkat çekti. Birinci, “Otomotiv tedarik sanayi olarak 2025 yılının ilk 11 ayında yaklaşık 14,47 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. 2024 yılını ise 13,74 milyar dolar seviyesinde kapatmıştık. Bu artış, küresel rekabetin ve dönüşüm baskısının yoğunlaştığı bir dönemde Türk tedarik sanayinin dayanıklılığını ve uluslararası pazarlardaki konumunu koruduğunu açıkça ortaya koyuyor” dedi.

Otomotiv Tedarik Sanayi Yeni Projeler Arıyor, Farklı Sektörlere Yöneliyor!

Yılın son üye toplantısıyla birlikte TAYSAD, EY Parthenon iş birliği ile hazırlanan Rekabetçilik Anketi’nin de sonuçlarını paylaştı.  EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı, TAYSAD Rekabetçilik Anketi sonuçlarını değerlendirerek, “Türk otomotiv tedarik sanayisi bugün yeni projeler arayışı içinde. Son 12 aya baktığımızda yeni ürün proje kazanımlarında 2024’e kıyasla 11 puanlık bir artış görüyoruz. Ancak bu olumlu tabloya rağmen, kaybedilen projelerin büyük bölümünün Çin başta olmak üzere Polonya, Çekya, Hindistan ve Romanya’ya gitmesi küresel rekabetin ne kadar sertleştiğini ortaya koyuyor. Kazanılan projelerin yüzde 34’ünün içten yanmalı, yüzde 26’sının elektrikli ve yüzde 13’ünün hibrit araçlara yönelik olması; yüzde 27’sinin ise otomotiv dışı farklı sektörlerden gelmesi, tedarik sanayisinin yeni projelerle ve farklı sektörlere yönelerek kendine yeni bir yol aradığını açıkça ortaya koyuyor” dedi. Ankete göre otomotiv tedarik sanayisinde rekabetçiliği etkileyen temel faktörler şöyle sıralandı: Yüksek iş gücü maliyetleri, döviz kuru ve faiz yükü/krediye erişim zorluğu. Ankete katılan firmaların yüzde 43’ü satışlarının yarısından fazlasını ihracat olarak gerçekleştiriyor. Katılımcılar, 2026 yılında ihracat artışında tedbirli ama olumlu bir gelişim beklediği yönünde görüş belirtiyor. Buna göre katılımcıların yüzde 34’ü, önümüzdeki 12 ayda ihracatını artırmayı öngörürken yüzde 27’si de gerçekleştirdiği ihracatın azalacağı yönünde görüş bildirdi. 2025 yılında düşen kapasite kullanımına rağmen TAYSAD üyelerinin yüzde 32’si 2026 yılında kapasite yatırımı yapmayı planlıyor. Yatırım planı yapan firmaların yüzde 15’i iç aksam, yüzde 11’i aktarma organları, yüzde 11’i şasi, yüzde 8’i ise gövde alt sektörlerinde faaliyet gösteriyor.

Toplantı kapsamında düzenlenen panel oturumunda; küresel ve yerel gelişmelerin otomotiv tedarik sanayine etkileri, rekabetçilik ve dönüşüm başlıkları ele alındı. Panelin moderatörlüğünü EY-Parthenon Türkiye Lideri Kağan Karamanoğlu üstlenirken; TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, EY Türkiye Otomotiv Lideri Arda Karaçelebi ve EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Sercan Bahadır panelist olarak değerlendirmelerini paylaştı. Program, NBE Ekonomim Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın makroekonomiye ilişkin değerlendirmeleriyle devam ederken, toplantının sonunda TAYSAD’a 2025 yılı içinde katılan üyelere yönelik üye sertifikaları takdim edildi ve toplu fotoğraf çekimi gerçekleştirildi. TAYSAD Genel Üye Toplantısı, otomotiv tedarik sanayinin karşı karşıya olduğu dönüşüm dinamiklerinin, rekabet koşullarının ve stratejik önceliklerin kapsamlı biçimde ele alındığı önemli bir değerlendirme zemini sundu.


ForInvest Haber

TURYİD, yeme-içme sektöründe yaklaşık 2 milyon çalışanı doğrudan ilgilendiren bahşiş ve servis ücreti uygulamalarına ilişkin yeni bir model çağrısında bulundu

TURYİD, yeme-içme sektöründe yaklaşık 2 milyon çalışanı doğrudan ilgilendiren bahşiş ve servis ücreti uygulamalarına ilişkin yeni bir model çağrısında bulundu

ForInvest Haber'e gönderilen açıklama şöyle: 

Sektörde uzun yıllardır uygulanan servis ücreti, mevzuatta yer alan ve işletmeler aracılığıyla çalışanlara aktarılan bir gelir kalemi olarak öne çıkarken; bahşiş, hizmetten duyulan memnuniyet doğrultusunda kişinin tercihine bağlı olarak uygulanan bir ödeme biçimi olarak değerlendiriliyor. TURYİD, bu iki başlığın kamuoyundaki tartışmalarda sıklıkla birlikte anılmasının, uygulamaya ilişkin soru işaretlerini artırdığına dikkat çekiyor.
 
TURYİD'e göre tartışmaların önemli başlıklarından biri, gönüllülük esasına dayalı bahşişin modern ödeme sistemlerine entegre edilememesi. Bu alanda atılacak adımların hem çalışanlar hem de tüketiciler açısından daha dengeli bir yapının oluşmasına katkı sağlayacağı ifade ediliyor.
 
TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, konuya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Türkiye'de bugün itibarıyla kredi kartı aracılığıyla, tamamen gönüllülük esasına dayalı bahşiş bırakılmasını mümkün kılan bir sistem bulunmuyor” diyor. Demirer, TURYİD'in bu çerçevede net önerileri olduğunu vurgulayarak şöyle devam ediyor: “Tüketicilerin daha açık ve güçlü şekilde bilgilendirilmesi, gönüllülük esasına dayalı bahşişin kredi kartıyla tahsil edilmesine izin verilmesi, yüzdelik gelirlerin çalışanlara dağıtımında kullanılan ve günümüz koşullarına uymayan dağıtım modellerinin gözden geçirilmesi ve bu konuda çalışanların da söz sahibi olduğu ortak kurulların oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlamda ciddi bir yol kat edildi, kredi kartı üzerinden gönüllü bahşiş sisteminin yeni yıl ile birlikte kısa süre içinde yasal zemine kavuşacağına inanıyoruz.”
 
“Bahşişin vergisini biz üstlenmeye hazırız”
Kaya Demirer, sektörün bu konuda sorumluluk almaya hazır olduğunu da belirterek şu değerlendirmede bulunuyor: “Bahşiş ve servis ücreti çoğu zaman aynı başlık altında tartışılıyor. Oysa sahadaki uygulamalar ve beklentiler farklı. Kredi kartıyla gönüllü bahşiş bırakılmasını mümkün kılan bir sistem hayata geçtiğinde, bu ayrım çok daha net hale gelecektir. Bahşişin kredi kartıyla ödenmesini sağlayacak düzenleme yapılırsa, yüzde 10'luk bahşiş vergisini işletmeler olarak biz üstlenmeye hazırız. Böylece hem çalışanlar açısından belirsizlikler ortadan kalkar hem de kamuoyundaki tartışmalar sağlıklı bir zemine oturur.”
 
Demirer, kamunun bu noktada alacağı tutumun belirleyici olacağını da vurgulayarak şunları söyledi: “Gönüllülük esasına dayalı bir sistemin hayata geçmesi halinde, Hazine ve Gelir İdaresi'nin sembolik sayılabilecek yüzde 10'luk bir stopaj kesintisiyle bu süreci desteklemesi, özel sektörün önünü açacaktır. Bu yaklaşım, kamu ve özel sektör dayanışmasının çok güçlü bir örneği olacaktır. Yaklaşık 2 milyon hizmet sektörü emekçisinin gelirlerinde gözle görülür bir artış sağlanması mümkün. Ayrıca bu modelin, diğer sektörler için de örnek teşkil edecek bir dayanışma biçimi olmasını umut ediyoruz.”
 
Demirer, gönüllülük esasına dayalı bahşiş gelirinin çalışanlar açısından kişisel gelir vergisine tabi olmamasının, sistemin amacına ulaşması bakımından önemli bir tamamlayıcı unsur olacağını da ifade etti.
 
Yeni model kapsamında, kredi kartıyla ödeme sırasında POS cihazlarında müşteriye bahşiş ekleme seçeneği sunulması; bahşiş tutarlarının işletmenin ticari gelirinden ayrı şekilde izlenmesi ve çalışanlara dağıtılması öngörülüyor. Dağıtım sürecinde, çalışan ve işveren temsilcilerinin birlikte yer aldığı mekanizmaların devreye alınması planlanıyor.
 
TURYİD, ilgili kamu kurumlarıyla yürütülen çalışmalarla hem tüketici hassasiyetlerini hem de yeme-içme sektöründe emeğin karşılığını gözeten sürdürülebilir bir yapının oluşturulmasını hedefliyor.


ForInvest Haber