2024 yıl sonuna doğru yaklaşırken jeopolitik gelişmelerin hız kaybetmeden devam ettiğini görmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen Suriye’deki rejim değişikliği Türkiye'nin stratejik konumunu ve Türk şirketlerinin potansiyel avantajlarını gündeme getirdi. Bu durum, Türkiye'nin bölgedeki yeniden yapılanma sürecinde önemli bir rol oynayabileceği algısını oluşturdu. Borsa İstanbul’da Taş Toprak, İnşaat, Metal Ana gibi sektörler ilgili gündem maddesi ile birlikte önemli yükseliş kaydetti.
Fiyatlama tarafında birçok sektör pozitif reaksiyon göstermiş olsa da (9 – 13 Aralık haftasında XMANA %3,65, XINSA %3,52 değer kazanımı) bu raporumuzda özellikle Taş Toprak Sektörüne (9 Aralık günü %8,19 yükseliş, 9 – 13 Aralık haftasında ise %5,15 değer kazanımı) değineceğiz.
Taş Toprak sektörü, inşaat ve altyapı projelerinde yoğun olarak kullanılan doğal taş, mermer, granit, çimento, kireçtaşı, kil, kum, çakıl, alçı ve benzeri mineral ve hammadde üretimini içermektedir. Sektör, yurt içi inşaat sektörü ile yakından ilişkili olmasının yanı sıra yurt dışındaki altyapı ve yeniden inşa projelerinden de doğrudan etkilenmektedir. Sektöre dahil olan 23 şirket bulunmakla beraber başlıca şirketler CIMSA, OYAKC, LMKDC, AFYON, GOLTS ve portföyümüzde yer alan BUCIM olarak belirtilebilir.
Taş toprak sektörü, genellikle büyüyen inşaat ve altyapı projelerine paralel olarak gelişme gösterir. Yüksek faiz oranları, inşaat maliyetlerini artırırken, kamu altyapı projeleri ve yurt dışı inşaat faaliyetleri sektörün büyüme alanları olarak belirtilebilir. Sektörün performansı ise Türkiye’nin kamu altyapı projeleri, deprem sonrası yeniden inşa çalışmaları ve yurt dışı ülkelerdeki yenileme faaliyetlerinden doğrudan etkilenir. Bu sebeple son süreçte gündemimizde olan Suriye’nin yeniden inşa sürecinin sektöre ve şirketlere olası etkilerini gözden geçirmek fayda sağlayabilir.
Fırsatlar
→ Suriye’deki konut, yol, baraj, hastane ve okul gibi altyapı projelerinin tamamı çimento, kireç, alçı ve inşaat demiri ihtiyacı doğuracaktır. Bu da çimento şirketlerinin (CIMSA, GOLTS, NUHCM) satış hacmini ve iç piyasalardaki fiyat seviyelerini yukarı çekebilir.
→ Türk şirketleri, Suriye’deki yeniden yapılandırma projelerinde ihale alırsa, özellikle Konya Çimento, Afyon Çimento ve Limak Doğu Anadolu Çimento gibi bölgesel oyuncuların etkinlikleri artabilir.
LMKDC: Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki faaliyetleriyle dikkat çekmektedir. Yüksek klinker ve çimento üretim kapasitesine sahip olan LMKDC, bölgeye yakınlığı sayesinde lojistik avantaj sağlamaktadır. Suriye'nin yeniden inşa sürecinde önemli bir tedarikçi olma potansiyeline sahip olduğu söylenebilir.
CIMSA: Türkiye'nin önde gelen çimento üreticilerindendir. Beyaz çimento alanında küresel bir oyuncudur. Suriye'nin yeniden inşası sürecinde ihracat avantajına sahip olduğu söylenebilir.
AFYON: Bölgesel bir oyuncu olarak öne çıkar. Suriye’ye coğrafi yakınlığı nedeniyle lojistik avantaj sağlayabilir.
GOLTS: Bölgesel pazarda güçlüdür. İhracat odaklı çalışmaları, Suriye pazarına erişimde avantaj sağlayabilir.
NUHCM: Türkiye'nin en büyük çimento üreticilerindendir. Yüksek üretim kapasitesiyle büyük ölçekli projelerde yer alabilir.
→ Suriye’nin yeniden inşa edilmesi için gönderilecek çimento, kireç ve seramik malzemeleri, kara ve deniz yoluyla taşınabileceği için lojistik maliyetleri düşüktür. Bu avantaj, Türk şirketlerine rakiplerine göre maliyet avantajı sağlar.
Olası Riskler
→ Suriye’deki güvenlik riski, projelerin sekteye uğraması olasılığını artırır.
→ Enerji fiyatları başta olmak üzere sınır ötesi taşımacılığına yönelik maliyetlerin artması, bu durum şirketlerin maliyet yapısını olumsuz etkileyebilir.
→ 10 ila 30 milyar $ arası olması beklenen yeniden inşa projeleri için ihale süreçlerinde uluslararası rekabet,
Genel olarak bakıldığında, risk faktörleri olsa da Suriye'nin yeniden inşa sürecinin, Borsa İstanbul'daki birçok sektör için önemli fırsatlar sunabileceği düşünülmektedir. Bu süreç, özellikle çimento, kireç, seramik ve fayans üreten şirketlerin ihracat potansiyelini artırabilir. Coğrafi yakınlık sebebiyle, lojistik avantajlar ve üretim kapasitesi, Türk şirketlerini avantajlı konuma getirebilir.
Diğer taraftan şunu da unutmamak gerekli, daha önce ülke olarak yaşadığımız deprem felaketinde benzer şekilde agresif bir fiyatlama izlemiştik. Bu yükselişin ardından sektörde realizasyon süreci başlamıştı. Geçtiğimiz hafta da buna benzer bir reaksiyon izlenmesiyle beraber şimdilerle bir miktar kar realizasyonu yaşandığını belirtmek fayda sağlayacaktır. Dememiz o ki piyasa haber akışlarıyla birlikte ani fiyat değişimine oldukça açık. Gündeme gelen haberlerin şu an nasıl bir etki yaratacağı konusunda belirsizlikler mevcut. Jeopolitik gelişmeler yakından takip edilmeye devam edilecektir. Uzun vadeli görünümde gerçekleşecek gelişmelerin hisseler üzerinde etkili olması beklentiler dahilinde yer almaktadır. Ayrıca TCMB cephesinde 2025 yılında enflasyona uyumlu bir şekilde faizlerde gerçekleştirecek indirimler sektöre yönelik finansman maliyeti konusunda da daha iyimser bir görünüm sunmasını sağlayabilir.
Sektöre Teknik Bakış; Eylül 2023’de 543 dolar ile tarihi zirve seviyesine ulaşan sektörün 21 aylık ortalamanın da bulunduğu 350 - 366 dolar bölgesini aşmasıyla realizasyon sürecinin sonlandığı dikkat çekmektedir. Aralık 2024 itibarıyla gerçekleşen fiyatlamalar doğrultusunda 350 - 366 dolar bölgesi üzerinde kalıcılığın devam etmesi orta vadede 543 dolar seviyesine doğru yükselişi beraberinde getirebilir. Negatif görünümden söz edebilmek içinse ilgili bölge (350 – 366 dolar) altında kalıcı fiyat hareketleri izlenmesi gerektiği unutulmamalıdır.